.

AD BANNER

Yerliköyde Çocukluk

Bazılarınız belki hatırlamazsınız da; bizim öyle rengarenk oyuncaklarımız yoktu.

Büyüklerimiz de pek oyuncak yapmazdı, hele hele çarşıdan-pazardan hiç alınmazdı.

Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Mehmet (Zobu) (29 Mart 2017 tarihinde 91 yaşında vefat etti. Mekanı cennet olsun) (Akderviş) Amcam’ın usta sandığından “ÖDÜNÇ” aldığımız testere ve keserle ağaçtan traktör ve araba (römork) yapardık. Keserin ağzını mı köreltirdik bilmem, amcam genizden konuşmasıyla “Eşşek herifler gene mi benim aletleri ç/aldınız?” der, bize kızardı. Amcam ustaydı. Köydeki eski ahşap evlerin belki yarısını o yapmıştır. Çevre köylerde bile ev yada başka binalar yapmışlığı vardır.
Bu arada şunu anlatmadan geçemeyeceğim: 
Amcamın usta sandığını nasıl açıyorduk..? Usta sandığı tahtadan yapılmış, kapağı olan, bir asma kilitle de kilitlenmiş bir sandıktı. Kapak kilitliydi. Kilidin anahtarı mı..? Yok, yok..
Kapak kapalı iken bir tarafında asma kilit, arka kısmında da 2 adet menteşe vardı. Menteşenin bir parçası sandığın ana gövdesinde diğer parçası ise kapakta sabit durumdaydı. Bu iki parçanın karşılıklı delikleri bir adet 6'lık çiviyle birbirine tutturulmuş çivilerin uçları da hafif bükülmüş vaziyetteydi. Biz o çivilerdeki eğrilikleri düzeltir, çivileri menteşeden çıkararak kapağı tersten yani menteşe tarafından açar, amcamın gözü gibi baktığı usta aletlerini alıp kullanır, işimiz bitip yerine koyunca da geri menteşeyi eski haline getirerek sandığı kapatırdık. Aletlerin ağzını da bozardık tabii..
Yaptığımız oyuncağın tekerleri, ya bıçakla yuvarlattığımız eski bir lastik ayakkabı tabanı, ya da amcamın testeresiyle kesebildiğimiz yuvarlak bir ağaçtı. Bazen iyi tarafına gelirsek amcam oyuncak yapardı bize.

Ayağımızda doğru dürüst ayakkabımız olmazdı. Yalınayak yürürdük çoğu kez. Tarla sınırlarındaki dikenler fena batardı. Sonra lastik ayakkabılarımız oldu. Kadınlar ise “SPOR” dedikleri üst ve yanlarında delikleri olan plastik ayakkabılar giyerdi. Yazın yakardı, kışın dondururdu.

Siz hatırlamazsınız belki de; bizim çocukluğumuz dolu dolu geçti. Oyunlar oynardık, met, üçkoç, saklambaç, birdirbir, çelik-çomak vb. Her oyunun mevsimi mi olur, modası mı değişirdi bilmem bütün köyde bir oyun bir müddet oynanır, sonra diğer oyuna geçilirdi.

“Öksüz Oğlu” gezdirirdik çalılara dizdiğimiz Öksüzoğlu çiçekleriyle. Bulgur, tereyağı, yumurta toplar, bunu analarımızdan birine pişirterek arkadaşlar arasında kendimize ziyafet çekerdik.

Baharın çiğdem toplamaya giderdik. Köyün üstündeki tepelerden tülü sökerdik. Otluk Kırı’na çalığa giderdik. Otluk Kırı, Dorukseki'nin Damlar'ı, Ahlat bize ne kadar uzak gelirdi o zamanlar.
Firik ederdik, ne güzel olurdu.

Kadınlar, genç kızlar cacığa gider, karavuk, tekecen, semirtlek toplarlar, yufka ekmekle dürüm yapıp yerdik.


Suat Zobu

yerliköy