.

AD BANNER

Karpuz



İlkokul 1. sınıfa gidiyorum. O sene babam bostanlığımıza yeni bir karpuz tohumu ekti.
Bizim oralarda alışık olmadığımız kadar büyük karpuzlar oldu.

Aynı şehir karpuzları gibi.


İçinden en büyük karpuzu seçtim, ha'nin (Büyük sepet) dibindeki samandan karpuzun altına serdim, çürümesin diye.

Amacım İbrahim İpek Efendi'ye vermekti.

Mübarek, arada bir bize gelir, aşağı evin salonunda, fırınlı sobanın (guzine) yanındaki sedirin köşesine otururdu.

Cısır cısır kaynayan demlikten çay içer, sohbet ederdi.

Rahmetli gidene kadar köşeden kalkmaz, iki dizimin üstünde gözümü ayırmadan onu izlerdim.

Arada bir saçımı okşar:

"Senin adını ben koydum" derdi.

Aradan belli bir zaman geçtikten sonra Efendim yine bize geldi ve köşesine oturdu.
Anam rahmetli çayını koymak için hareketlendiğinde "İhsaniye yeğenim, bırak şimdi çayı ben Celalettin'in iki aydır bana sakladığı karpuzu yemeye geldim" dedi.

Nasıl şaşırdık anlatamam.

Annem "Efendim nerden biliyorsunuz, Celalettin'in size karpuz sakladığını" diye sordu.
Rahmetli de, "Ben bilirim" dedi gülerek.

Mekânı cennet olsun...



Celalettin GÜLER

yerliköy


Yerliköy Facebook Google İskilip Çorum .