1 Ağustos 2011, 16:12
Bizim köye eskiden çok kar yağardı ve çabuk kalkmazdı. Ya da küçük olduğumuz için boyumuzun kısa olmasından orantı kurarak çok yağdığını zannederdik.Ama yağardı. Lapa lapa yağardı, günlerce yağardı. Odalarımızda harıl harıl yanan sobalarımız hakkını verir, sıcacık yapardı evlerimizi. Analarımız yufka ekmeği muska şeklinde katlar, içine tulum peyniri koyar, sobanın üstünde kızartırdı. Mis gibiydi mübarek. Yanında bir şerbet, bazen çay veya ayranla ne güzel olurdu.
Kar yağardı; tabii bu da bize oyun demekti, büyüklere ise geçim derdi korkusu, odun-kömür telaşı…
Kar yağardı; o kadar güzeldi ki o
günler. Sabah kalkar kalmaz hemen Huriye teneke çalardı bana, uyandığımı
anlatmak için ben de ona kendimi gösterirdim perdeyi aralayarak.
Hemen oyuna kurulurduk,
gübre torbalarıyla kaymaya başlardık. Saatlerce sonra acıkır biraz öğlen arası
verir, ekmek yemeye giderdik “Kar yağıyo, karga bağırıyo, anan aş pişirmiş,
seni çağırıyo” diye şarkı söyleyerek. Sonra oyuna devam. Akşam üzeri dağılırdık
evlere, dinlenirdik.
Bizim bir Derya amcamız vardı,
özürlüydü kendisi, yürüyemezdi. Herkes ona odun, kömür, yiyecek bir şeyler
götürürdü. Derya Amca’mızın evinde toplanır, tek varlığı olan O'nun küçücük
radyosundan bir şeyler dinlerdik. O özürlü olmasına rağmen kendiyle barışıktı
ve küçük şeylerden mutlu olurdu.
Yatsı ezanı okununca da… Esas tantana
o zaman başlardı. Ağabeyim Ahmet Bıyık, Necati Abi, Rüştü Abi, Salim Abi, Halit
Abi, Rahmetli Mıstık Abi ve biz küçükler…
Abdıramanların evinin oradan
4 metre uzunluğunda bir merdivene biner taaa hamamın oraya kadar kayardık. Koca
merdiveni yüklenirler hadi bi daha. Necati Abi Fehmiyle beni kollardı çünkü en
küçükleri bizdik. Müthiş bir duyguydu.
Bir gün yine kayma sevdası tuttu.
Ağabeyimlerle, Mıstık Emmilerin oradan merdivene binip hamama kadar kayacağız,
ne akla hizmetse o durumda dört tekerlekli römorkun altından da geçeceğiz.
Römorka yaklaşınca herkes başını eğiyor; ben dalmışım, kafayı römorka öyle bir
çarpmışım ki… En arkada olduğumdan diğerleri beni fark etmemişler bile; oyuna
devam. Ben orada bayılıp kalmışım. Artık ne kadar kaldımsa bilmiyorum, Rahmetli
Eyüp Babam camiden gelirken fark etmiş. Orada öylece kalmış buz kesmişim.
İlginç olan kendime gelir gelmez hemen gene kaymaya çıkmak istemem.
Ah o günler ne güzeldi…